3 Mart 2014 Pazartesi

Antik Dünya İçin Temel Bir Kaynak


                Oxford Üniversitesi’nin yayınlarına az çok aşina olanlar, beşeri bilimlerin hemen her alanında yayımlanan hacimli temel başvuru kitaplarının varlığından haberdardır. Bu güzel kitaplar ilgili alandaki temel bilgileri, belki de sözlük yazma geleneğinin getirisi olan bir açıklıkla derleyip, alanın genel geçer bir manzarasını sunarlar. Bu yüzden, Türkçe çeviri faaliyetlerinin önemli bir ayağını oluşturan bazıları çok güncel, bazıları ise gerçekten çok spesifik kuramsal kitapların yanında, bu temel başvuru kaynaklarının da neden çevrilmediği zaman zaman zihnime takılır, hacimleri dışında bağlayıcı bir mazeret de bulamazdım. İşte bu temel yapıtlardan biri Faruk Ersöz tarafından Oxford Antikçağ Sözlüğü adıyla çevrildi ve Kitap Yayınevi tarafından yayımlandı.
                Azra Erhat’ın çok değerli Mitoloji Sözlüğü’nün yanına ekleyebileceğimiz bazı popüler yayınları da saymazsak, M. C. Howatson editörlüğünde hazırlanan Oxford Antikçağ Sözlüğü’nü artık Türkçedeki en derli toplu kaynak olarak değerlendirebiliriz. Orijinal adı Oxford Companion to Classical Literature olan kitabın, çeviride kullanılan başlığında “klasik edebiyat” nosyonunun yerine “Antikçağ”ın tercih edilip sözlük vasfının öne çıkarılmasını, çalışmanın Türkçe okur bağlamında doğru algılanması için kaçınılmaz bir müdahale olarak görmek gerekiyor. Nitekim kitaba yazdığı giriş yazısında Faruk Ersöz de bu tercihi, “içeriği ve işlenişiyle salt antikçağ konusunda bilgi edinmek isteyen herkesin yararlanabileceği bir kaynak oluşu nedeniyle Almanca ve Fransızca çevirilerindeki gibi Oxford Antikçağ Sözlüğü yeğlendi” diyerek açıklıyor.   
                1989 tarihli Antikçağ Sözlüğü, aslında Sir Paul Harvey’in 1933’te ilk baskısı yapılan büyük çalışmasının devamı niteliğinde. Harvey ayrıca “Oxford Companion” serilerinin ilk olan Oxford Companion to English Literature’ın da hazırlayıcısı. Howatson’ın editörlüğünde yapılan ve elimizdeki çeviriye de temel alınan 1989 baskısı ise “second edition” olarak geçiyor. Azra Erhat’ın 1972 tarihli Mitoloji Sözlüğü’nü inceleyenler onun, başta Homeros olmak üzere Aristo, Sophokles, Socrates gibi Antik Yunan figürlerine ve eserlerine odaklandığını, daha tarihsel olarak değerlendirilebilecek bazı kurumsal yapıların ve coğrafi bölgelerin bilgisini yüzeysel olarak geçtiğini göreceklerdir. Howatson da benzer bir tespiti Paul Harvey’nin rehberi için yapıyor. Onun arzusu bu kitabın Yunan ve Roma edebiyatı ile antikçağ dünyasına değinen çağdaş yapıtları okuyanların başvuracakları bir el kitabı olmasıydı diyen Howatson, 1930’ların okurları ile 80’lerin okurları arasında bir karşılaştırmaya giderek çalışmanın hangi yönlerden güncellendiğini açıklıyor: “Harvey okul sıralarında Yunanca ve Latince dersleri görmüş, antikçağ dünyasına ilişkin az çok bilgi edinmiş okurlar için yazıyordu. [….] Günümüzde […] eski dilleri bilenlerin sayısı azalsa da bir zamanlar o dillerin konuşulduğu ülkeleri ziyaret etmiş, rehber kitaplar okumuş, müzeler gezmiş ya da televizyon programları izlemiş olanlar çok daha fazladır.” Howatson’ın 1989 bağlamında yaptığı karşılaştırmanın özellikle gelişen görsel sanatlar, bilgisayar oyunları, sinema ve internet tabanlı veri dağılımı bağlamında yeni bir güncellemeye ihtiyaç duyduğu kesin. Ayrıca bahse konu olan coğrafyanın önemli kısmına ev sahipliği yapan memleketimiz okuru için de Antikçağ’ın bir bilgi kaynağı olarak farklı bir anlamı olmalı şüphesiz.
                Oxford Antikçağ Sözlüğü bütün bu bağlamlar için gerekli yeterlikle bir başvuru kitabı. Hemen her çeşit uzmanlık alanına yayılan 1000 sayfa boyutundaki bu bilgi kaynağı filolojik, coğrafi ya da popüler; antik Yunan ve Roma dünyasına dair her türlü bilgi ihtiyacına uygun bir açıklık ve genişlikteki başlangıç verilerini içeriyor. Birbirleri ile sürekli diyalog halindeki bu maddelerden herhangi birini okumaya başlayınca beraberinde kaç madde daha okuduğunuzu kestiremiyorsunuz.  Sözlüğün bu göndergesel yapısı okurun merak ettiği konu hakkında daha kapsamlı bir bakış açısı kazanmasını sağlıyor ki gerek antik kurumların gerekse de büyük bir aile metaforuna dayanan mitolojinin tarihsel olarak kavranabilmesi için bu elzem.
                Sözlük, Harvey’nin (ve Azra Erhat’ın da tabii) edebiyatı merkeze alan filolojik perspektiflerinin yerini, Howatson’ın kronolojik verileri, maddi yaşam bulgularını ve coğrafi dağılımı esas alan tarihselci yaklaşımı ile kotarılmış. Bu zorunlu paradigma değişiminin yanında Howatson, Harvey’nin yazdığı kitap özetlerini korumuş ve yapıtı büyük oranda onun belirlediği biçim ve bölümlerin izinden giderek oluşturmuş. Ancak özellikle yeni yazılan maddeler büyük oranda bu paradigma değişiminin eseri. “Din”, “mimari”, “hukuk”, “zina”, “evler ve mobilyalar” gibi maddelerde yer alan bilgiler yenilenen beşeri bilimlerle uyumlu ve mitolojik kahramanlardan ziyade, yaşamış insanların kültür verileri ile ilgileniyor. Ancak bu, yapıtın mitolojik anlatı ve kahramanlar hakkında yeterli bilgi içermediği anlamına gelmiyor. Howartson sadece mitolojiye belirli bir dönemde yaşamış bir grup insanın yaratıcı bir süreçte ortaya koyduğu anlatılar bütünü olarak yaklaşmıyor. Harvey (ve Azra Erhat) için öncelik, bu “büyük yapıtların” bilgisini ortaya koymak ve ihtiyaç halinde doğru değerlendirme için gerekli filolojik perspektifi yansıtmaktı. Batı medeniyetine kaynaklık eden bu çok değerli yapıtların bilgisi, kültür sahibi bireyler olmanın olmazsa olmaz gerekliliğiydi. Filolojinin, iki dünya savaşı çıkartan zihinsel periferisi ile birlikte gerilediği yirminci yüzyılın ikinci yarısında, özellikle yapısalcı antropolojinin yükselişi ile birlikte farklı bir “mit” ve “mitoloji” bilgisi dolaşıma girdi. Howartson’un editörlüğü doğrudan yapısalcı bir perspektifi yansıtmasa da, mitolojiyi dönem insanının kendisini ve çağını anlama çabası olarak değerlendirmesi hasebiyle onun getirilerinden yararlanıyor.
                Sözlük’ün sonunda yer alan “kronoloji cetveli” ve “haritalar”dan ayrıca bahsetmek gerekli. İkili bir yapısı olan cetvel, bir yanda olayları diğer yanda ise edebiyat figürlerini dönemleri içinde hem eş, hem de art zamanlı görmemizi sağlıyor. Antik Yunan ve Roma dünyasının önemli coğrafi bölge ve şehirlerini gösteren altı harita ise hem sözlüğün daha işlevsel olmasını hem de tarihsel perspektifin coğrafi algı ile birlikte daha somut bir hale gelmesini sağlıyor. Bütün beşeriyat öğrencilerine öncelikle tavsiye olunur!                  


Hiç yorum yok: